21 Eylül 2007 Cuma

iki yarımı toplayınca bir etmiyormuş...

9 ay boyunca karanlık bir yerde dışarı çıkmayı bekledik ve dünyaya ağlayarak geldik.
önce yalnızdık pişman gibiydik. yada mecburen gelmiş gibi.
biraz büyüdükten sonra kendimizi bildiğimiz anda, içimizi kemiren, kalbimizi kurcalayan o tuhaf duyguyu hissettik. "bir yerde bir eksik var." korktuk. bunun sebebi ne? diye sorduk kendimize.cevabı yapıştırdık: "demekki sahip olmadığımız birşey var. o yüzden eksiklik hissediyoruz.
peki neye sahip olmamız gerekiyodu?
çocukken yaşımız küçük diye düşünürdük. her istediğimizi yapamıyoruz. kurallar, yasaklar var.büyüyünce herşey yoluna girecek. büyüdükçe birşey değişmedi. yine huzursuzduk. içimizden bir ses aynı sözcükleri fısıldıyordu. " bir eksik var."
kafamız karıştı nasıl kurtulacağız bu iğrenç duygudan? nasıl geçecek bu?
aklımıza yeni cevaplar geldi: okulu bitirince geçecek.işe girince geçecek. para kaznınca geçecek. tatile gidince geçecek.
okulu bitirdik.diploma aldık. işe girdik. kartvizit aldık. çalıştık. para kazandık.taşındık. araba aldık.çalıştık. yeni eşyalar aldık.tatile gittik. dans ettik.terfi ettik. kartvizizti değiştirdik. daha çok çalıştık. daha çok para kazandık. çalıştık çalıştık geçmedi."bir yerde bir eksik var" hissi hala orada duruyordu. bu seferde sevgilimiz olunca geçecek dedik. yalnızlığımız sona erince bu illetten kurtulacağız.
beklemeye başladık. derken biri çıktı karşımıza aşık olduk. daha güçlü, daha güzel, daha akıllı biri. hesap cüzdanları, kartvizitler, hatta ilaçlar bile böyle hissettmemizi sağlamamıştı. sevgilimizin gözlerinde daha önce bize verilmemiş kadar büyük sevgi ve hayranlık gördük. sevgilimizin gözlerinde Tanrı'yı gördük. ışığı gördük."tünelin ucundaki ışık bu olmalı" diye düşündük."kurtulduk."
sonra birgün daha dün bize deli gibi aşık olan insan çekip gidiverdi. yada artık bizi eskisi gibi sevmediğini söyledi. yada başka birine aşık olduğunu.yada daha kötüsü başka birine aşık oldu ama söylemedi.telefonu açmamasından, elimizi tutmamasından vs... anladık bir terslik olduğunu....
belki de sevmekten vazgeçen veya terk eden bizdik. fark etmez. sonuçta aşk bitti. şimdi her yer bomboş. şimdi tekrar yalnızız. başladığımız yere döndük.
yıllarca uğraştık,eksiğin ne olduğunu bulamadık. halbuki herşeyi denedik. her yere baktık öyle mi?
bakmadığımız bir yer kaldı. içimize bakmadık. eksik parçayı dışarıda aradık. ama içimizde saklı olabileceğini akıl etmedik. birilerini sevdik, birileri bizi sevsin diye uğraştık ama kendimizi sevmedik. şaşıracak bişey yok, tabi ki sevmedik. kendimizi sevsek bu kadar koşuştururmuyduk?canımız yanmasın diye duvarların arkasına saklanırmıydık. kendimizi boş sanıp doldururmaya uğraşırmıydık?terk edilmekten korkarmıydık?
asıl eksik eksik olduğunu düşünmekti.asıl eksiklik çareyi başkasında aramaktı.
hayatın matematiği farklı: iki yarımı toplayınca bir etmiyor. insan tek başına mutsuzsa başka biriylede mutlu olamıyor.
"herkes beni sevsin" diye yanaşınca kimse gerçekten sevmiyor, herkes sevgisine şart koyuyor,sınır koyuyor.
oysa "kendime duyduğum sevgi bana yeter" diye düşününce kendimizi olduğumuz gibi kabullenince yarım tamamlanıyor. herşey bir oluyor.
işte o zaman başka biriyle bir araya gelerek, hesabın kitabın, korkunun kaygının hüküm sürdüğü sahte bir sevgi yerine gerçek bir sevgi yaratabiliyor....

1 yorum:

milatros dedi ki...

bu yazı içimdeki taşmak üzere olna duyguların tam olarak sözlere yansımasıdır...
bu güzel yazı için teşekkür ederim canım...